Beylikdüzü Evde Masaj Hizmetleri – Masör Ece

Beylikdüzü Evde Masaj Hizmetleri – Masör Ece

Beylikdüzü Evde Masaj louise, “Her zaman, bu kadar sevinmeyeceksin okula gittiÄŸin için” diyerek uyardı beni. Ama bu kere, onun yanıldığına mutlaka inanıyordum. Kendime özgü bir yaÅŸantıya girmek fikri sevinçten sarhoÅŸ ediyordu beni. Åžu ana kadar, büyüklerin yaÅŸamının eÅŸiÄŸinde durmuÅŸtum hep; ÅŸimdiden sonra ise, kendi çantam, kendi kitaplarım, kendi defterlerim ve ev ödevlerim olacaktı. Günlerim ve haftalarını, benim yaÅŸamcığıma nazaran düzenlenecekti.

Geleceği düşündükçe, beni kendimden uzaklaştıran değil, birikimlerle belleğimde yer edecek günlerin yaklaştığını duyuyordum. Her yıl biraz daha kendimi bulacak, ama sonuna dek, doğumunu şu anda kutladığım okullu kıza bağlılığımı sürdürecektim. Düş kırıklığına uğramadım.

Beylikdüzü Evde Masaj çarÅŸambaları ve cumartesileri, neredeyse insana coÅŸkunluk veren ve tüm haftaya damgasını vuran, bir saatlik bir törene katılıyordum. Öğrenciler, oval masanın çevresinde toplanırlar, yüksek kürsüde bir çeÅŸit taht’a oturmuÅŸ benzer biçimde duran Matmazel Fayet, toplantıya baÅŸkanlık ederdi. Okulun kurucusu olan ve ÅŸimdi azizelik mertebesine yetiÅŸme yolunda bulunan, asık suratlı, hafifçe kambur Adeline Desir, duvardaki yaldızlı çerçevesinin içinden bizleri gözlerdi. Annelerimiz ise, siyah, meÅŸin taklidi koltuklara oturur, ya nakış iÅŸlerler, ya örgü örerlerdi. UsluluÄŸumuza, yaramazlığımıza nazaran bize not verirler; bizler de bu notlan dersin nihayetinde Matmazele verirdik. Matmazel defterine iÅŸlerdi. Annem bana hep on üzerinden on verirdi.

Beylikdüzü Evde Masaj

Beylikdüzü Evde Masaj dokuz bile olsa, on dışında not vermenin ikimiz için de utanılacak bir onursuzluk bulunduÄŸunu düşünürdük. Sonrasında Matmazel, hak edenlere “pekiyi” veya “iyi” yazılı kartlar verir, dönem sonunda bu kanlan, kenarları yaldızlı kitaplarla deÄŸiÅŸ tokuÅŸ ederdik. Sonra Matmazel kapıda durur, her birimizi alnımızdan öper, bir iki öğüt fısıldayarak yolcu ederdi. Okuyup yazmayı, az buçuk da sayı saymayı beceriyordum. Sınıfın göz bebeÄŸi bendim.

Noel yaklaşırken yapılan törende bana sırma iÅŸlemeli bir beyaz elbise giydirdiler, İsa oldum. Bütün öteki kızlar, gelip önümde diz çöktüler. Annem ödevlerime yardım eder, ben derslerimi anlatırken dikkatle dinler, kulak kesilirdi. Öğrenmeyi seviyordum. Kutsal kitaptaki hikâyeler, Perrault’un masallarından daha çok hoÅŸuma gidiyordu.

Çünkü bu hikâyelerde anlatılan mucizeler gerçekten olmuÅŸtu. Atlasımdaki haritalara bayılıyordum. Adaların çevreden kopuk yalnızlığı, daÄŸlık burunların gözü pekliÄŸi, yarımadaları kıtalara baÄŸlayan kara ÅŸeritlerinin dokunsan kırılıverecekmiÅŸ benzer biçimde görüntüsü müthiÅŸ duygulandırıyordu beni. YetiÅŸtiÄŸimde, bir uçağın penceresinden, Korsika ve Sardunya adalarını Akdeniz’in mavisine serpiÅŸtirilmiÅŸ görmüş olduÄŸum süre, sonrasında Kolkhis’te gerçekten kavurucu güneÅŸ altında ve iki deniz arasında sıkışmış bir berzahı seyrettiÄŸim zaman aynı büyüleyici duyguyu yaÅŸadım yine.